Van'daki depremle başladı! Amasya'nın altında neler oluyor? 'Daha büyüğüne işaret'
13 Nisan 2025 sismik aktivitenin oldukça yüksek olduğu bir gün oldu. Van ve Amasya’dan gelen deprem haberleri, pek çok soruyu da beraberinde getirdi. Özellikle her iki bölgede de daha büyük depremlerin yaşanıp yaşanmayacağı, merak konusu. Yaşananları ve olası depremleri 2 uzman anlattı.
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 13 Nisan günü saatler 10.53’ü gösterirken Van’daki depremler silsilesini başlatan sarsıntı kaydedildi. 3.3 büyüklüğündeki depremi 3.8, 4.1 ve 3.2'lik başka sarsıntılar takip etti. Böylece Van’da 2 saat içinde 11 deprem olmuştu. Ancak günün ilerleyen saatlerinde çevre illerden hissedilen bir deprem daha meydana geldi. Amasya, Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre 4.7, AFAD’a göre de 4.6 ile sallanmıştı. Samsun ve Tokat’tan bu depremin hissedildiğine ilişkin bildirimler de peş peşe geliyordu. Kuzey Anadolu Fay’ı (KAF) üzerine kurulu pek çok köyü bulunan Amasya’da olumsuz bir durum bildirilmese de yaşanan depremin neyi işaret ettiği merak konusuydu. 3 ilden hissedilen sarsıntının şifrelerini ve Van’daki depremler silsilesini Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen ve Kocaeli Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi ve Yerbilimci Doç. Dr. Bülent Doğan, Milliyet.com.tr’ye anlattı.
14 AĞUSTOS 1996’DA 2 DEPREM VURDU
1996’nın 14 Ağustos’unda, Amasya 5.4 ve 5.2’lik 2 deprem hissetmişti. Bölgede dikkat çekici olan son 2 sarsıntı o gün kaydedildi. Bu depremde de can ve mal kaybı yaşanmış ve üzücü tablolar bir kez daha gündeme gelmişti. Ancak Amasya’nın deprem geçmişi bununla da sınırlı değildi. KAF’ta olan başka depremler, üst merkezi Amasya olmasa da şehri yıkmıştı. Şehrin deprem geçmişine ilişkin, “Amasya ve çevresinde deprem oluşturma potansiyeli taşıyan çok sayıda önemli aktif fay vardır. Bunların en önemlisi Amasya ilinin kuzeyinden geçen Kuzey Anadolu Fayı’dır. Bu fayın yanında Esençay-Merzifon Fayı, Ezinepazarı-Sungurlu Fayı, Turhal Fayı, Almus Fayı gibi deprem üretme potansiyeline sahip faylar vardır. Kuzey Anadolu Fayı Dünya’nın ve Türkiye’nin en önemli aktif faylarından biridir ve bu fay Amasya ilinin kuzeyinden geçer. KAF, tarihsel ve aletsel dönemde Amasya ilini etkileyen çok sayıda deprem üretti” diyen Doç. Dr. Bülent Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amasya ili 27 Aralık 1939’da meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi, 20 Aralık 1942’deki 7.0 büyüklüğündeki Niksar-Erbaa ve 26 Kasım 1943 tarihinde 7.6’lık Tosya- Ladik depremlerinden önemli derecede etkilendi. Bu depremler çok sayıda can kaybı ve mal kaybına neden oldu. 14 Ağustos 1996 tarihinde de 5.4 büyüklüğündeki Çorum-Amasya depremi nedeniyle 1 kişi hayatını yitirmiş, 9 kişi yaralanmış, 2.606 konutta hasar meydana gelmişti. 28 Şubat 1998’de de 4.8 büyüklüğünde bir deprem kaydedilmişti. Tarihsel dönemde yani 1900 yılından önce şiddetleri 5 ile 9 arasında değişen 17 depremden de etkilenmişti. Bu depremler içinde 17 Ağustos 1668 tarihinde Kuzey Anadolu Fayı’nın kırılması ile meydana gelen deprem de vardır. Bu depremde Amasya’da başta kent içindeki tarihi yapılar olmak üzere yapılarda büyük hasarlara ve çok sayıda can kaybı olmuştur.”
ÖNCE VAN SONRA AMASYA! DAHA BÜYÜKLERİNİN İŞARETİ Mİ?
13 Nisan’da depremler Van’da başlamıştı ve birbirinden son derece uzak olan Amasya ile sürmüştü. Elbette bu sarsıntıların birbiriyle ilgisi yoktu. Ancak aynı gün içindeki çok sayıda sismik hareket, hissedenlerin aklına takılan soruların nedeni olmuştu. Doç. Dr. Bülent Doğan’a göre Van’daki depremler önemli bir işaret veriyordu. Doç. Dr. Doğan, “Van ve civarının litosferik kabuğu çok farklı deformasyon türleriyle fayların bulunduğu alandır. Van ve civarında gerçekleşen 13 Nisan depremleri de, daha büyük depremlerin oluşabileceğine işaret edebilir. Bu alanda çoğu aktif fayın sismojenik zondan, yüzeye kadar tam çıkmaması da bu alandaki fayların, tanınmasını zorlaştıran çok önemli bir yerbilimleri durumudur” diyordu. Üstelik durum hem Amasya hem de Van için son derece benzerdi. Yani Amasya da büyük deprem tehlikesi olan noktalardan biriydi.
Doç. Dr. Bülent Doğan bunu, “Amasya’daki son ve önceki depremler birlikte değerlendirildiğinde bu depremlerin, hem KAFS’nin ana kolu, hem de ana fayın aynı ve farklı yönünde olan eşlenik fayların kesiştiği bir bölgeyi işaret ettiği anlaşılıyor. Burada hem ana fayların, hem de Anadolu litosferinin merkezine doğru olan diğer kolların tam geometrisinin, sistem, zon ve segment ölçüsündeki anlamı da önem arz eder. Buna göre Amasya ve civarındaki depremlerin dağılımı ve odak düzlemi çözümlerinin değerlendirilmesinin yanında, bölgede yapılacak çoklu yerbilimleri çalışmaları ile bölgenin hangi fay sistemi, zonu ve segmenti üzerinde ne kadarlık kırılmanın gerçekleştiğinin net bilinmesi, bölgenin deprem geleceği hakkında daha net bilgilerin elde edilmesini sağlar. Sonuç olarak bölgede deprem oluşumuna neden olabilecek, fayların varlığı ve bunların oluşturduğu zonların daha büyük depreme de neden olabileceğinin bilinmesi gerekir” diye açıkladı.

4 YILDA 3 DEPREM: ‘EN BÜYÜK EKSİĞİMİZ’
Geçmişte Amasya’da hissedilen ve 4 yıl içinde yaşanan 3 büyük depremin, can ve mal kaybı dışında da bir sonucu olacaktı. Doç. Dr. Bülent Özmen’e göre, bu depremler nedeniyle göç olayları artmış, Erbaa gibi bazı yerleşim birimlerinin yeri değiştirilmişti. 1939 ile 1944 yılları arasında ardı ardına meydana gelen depremlerden sonra 22 Temmuz 1944’te, ‘4623’ sayılı ‘Yersarsıntısından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun’ çıkarılarak deprem öncesi yapılacak çalışmalara ağırlık verilmesi için adım atılmıştı. Türkiye’nin ilk resmi deprem bölgeleri haritası da 1945’te ‘Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası’ ismiyle yayınlandı.
Doç. Dr. Bülent Özmen amasya’nın depremselliğine ilişkin konuşmasına, “Amasya ilini etkileyebilecek en önemli fay Kuzey Anadolu Fayı’dır. Bu fay tarihsel ve aletsel dönemde çok sayıda büyük deprem üretti. Her ne kadar deprem bilimi bizi ne zaman olacağını söyleme şansı vermese de ilerleyen yıllarda bu fay deprem üretmeye devam edecek. KAF’ın Amasya ili ve yakın civarında en son 1943 yılında 7.6 büyüklüğünde deprem üretmiştir. Niksar ve Kızılırmak arasında, KAF’na paralel uzanan Esençay-Merzifon fayı, toplam 180 km uzunluğundadır ve 3 segmentten oluşur. Ampirik formüllere göre bu fay maksimum 7.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahiptir. Ezine pazarı fayında ampirik formüllere göre maksimum 6.9 büyüklüğüne varacak büyüklükte bir deprem üretme potansiyeli vardır” diye ekledi.
Doç. Dr. Bülent Doğan, “Bu bölgede 1939, 1942 ve 1944 depremleri ile Kuzey Anadolu Fay Sistemi'nin (KAFS) ana kolu doğudan batıya kadar kırılmıştır. Bu kolların ne kadarlık bir uzunlukta yüzey kırığı oluşturduğu, maalesef net bilinmiyor. Bu alt deprem alt disiplini, ülkemizin önemli eksikliğidir. Bu anlamda özellikle bu depremler anında KAFS’nin tali kollarının ne kadar etkilendiği de önemli bir bilimsel sorundur. Bu anlamda, Amasya depreminin tektonik kaynağının veya fay jenezinin bilinmesi önem arz eder” diye sözlerini noktaladı.
Benzer Haberler
Bakan Tekin öğretmen atamasına ilişkin paylaşımda bulundu
Kassam Tugaylarından videolu mesaj: Çocuklarınızın kara tabutlarda dönüşüne hazırlanın
İklim Kanunu Teklifi ileri bir tarihe alındı
Seçil Erzan davasında yeni gelişme! Hakan Ateş ifade verdi
İhracatta rekor üstüne rekor! 'ilk 10 sıradayız'
Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Denizlerde balık av sezonu sona erdi
Bank of America ve Citigroup ilk çeyrek bilançolarını açıkladı