Edremit Güncel Bilgi ve Haber Sitesi

ABD’de Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün, “Hamas’ı desteklediği” iddiasıyla apar topar evinin önünden ters kelepçeyle gözaltına alınması ve vizesinin iptal edilmesi kararı sonrası tepkiler sürerken, CNN International, Türk gencin gözaltına alınır alınmaz 2 bin 400 kilometre uzağa götürüldüğü, yolda astım krizi geçirdiğini yazdı. Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan 30 yaşındaki Öztürk’ün ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza’dan (ICE) görevlilerce gözaltına alınmasına geniş yer ayıran CNN, korkudan çığlık atan genç kızın, gözaltına alınmasından 6 saat sonra çıkan ve 48 saat öncesinden haber verilmeden eyalet dışına çıkartılamayacağını söyleyen mahkeme kararına rağmen 2 bin 400 km uzaklıktaki Louisiana, Alexandria’daki bir toplanma merkezine götürüldüğünü yazdı. Yolda astım krizi geçiren Öztürk’ü götürülüşü sırasında herhangi bir suçlama yöneltilmedi, avukatla görüşme fırsatı verilmedi.

Cadı avı gibi

Avukatları, şimdilerde Öztürk’ün sınır dışı kararının bozulması ve iptal edilen vizesinin iadesi için uğraş verirken, Öztürk, bu konuda yalnız değil. Nitekim Harvard Üniversitesi, Ortadoğu Çalışmaları Merkezi (CMES) Müdürü Türk tarihçi Prof. Dr. Cemal Kafadar ile yardımcısı Rosie Bsheer’i anti-semitizm suçlamasıyla görevlerinden almış, Minnesota Üniversitesi’nden de bir öğrencinin de ICE tarafından gözaltına alındığı bildirilmişti.

ICE yetkililerinin, son olarak da, İran vatandaşı olan ve Alabama Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Alirıza Dorudi’yi gözaltına aldığı belirtiliyor. ABC News’a göre, Pickens ilçe hapishanesinde tutulan ve bir göçmenlik tesisine transfer edilmeyi bekleyen Dorudi’nin vizesinin iptal edildiği, “önemli ulusal güvenlik endişeleri oluşturduğu” gerekçesiyle de tutuklandığı yönünde bilgiler var.

Ödeneği kesilmişti!

Söz konusu uygulamalar, bazı akademisyenleri harekete geçirdi. 1.400’den fazla akademisyen, Columbia Üniversitesi’nin, antisemitizm önlemleri çerçevesinde öğrenci ve akademisyenlerin cezalandırılması, ICE yetkililerince gözaltına alınması gibi konularda Trump yönetimiyle iş birliği yapma kararı almasına karşı çıkan bir bildiriye imza attı. Söz konusu akademisyenler, Columbia Üniversitesi ve Barnard Koleji’ni boykot etme kararı aldı. Trump, Columbia Üniversitesi’nin 400 milyon dolarlık fonunu, “antisemitizmle mücadelede eksiklik” gösterdiği gerekçesiyle 7 Mart’ta iptal emiş, finansal müzakerelere sürebilmesi için üniversiteye taleplerle dolu bir mektup göndermişti. Üniversite yönetimi, bunun üzerine, sunulan taleplere uyma kararı almıştı.

Hedefleri ‘Betar’ belirliyor!

Başkan Donald Trump’ın Ocak ayında göreve başlamasının ardından şimdiye kadar 300 öğrencinin vizesinin iptal edildiği bildirilirken, bu kişilerin büyük bölümü, Siyonist grup “Betar” tarafından fişlenmiş. 100 yıllık bir grup olan Betar’ın Sözcüsü Daniel Levy, “Trump yönetimine vize sahibi, vatandaşlığa geçmiş Ortadoğulu ve yabancı, yüzlerce isim verdik. ABD ve İsrail’e karşı çıkan bu cihatçıların büyük ülkemizde yeri yok” açıklamasını yaptı. Düzenli şekilde “sınır dışı edilecekler” listesi yayınlayan Betar’ın hedef gösterdiği ve gözaltına alınanlar arasında, Columbia Üniversitesi lisansüstü öğrencisi Mahmud Halil, Cornell Üniversitesi lisansüstü öğrencisi Momodou Taal ve Rümeysa Öztürk de yer alıyor. Diğer yandan, ICE görevlilerince gözaltına alınan veya sınırdışı edilen ancak Filistin konusuyla ilgisi olmayan pek çok yabancı öğrenci de bulunuyor.

Çağrı cihazları

Öte yandan Cornell Üniversitesi lisansüstü öğrencisi olan Momodou Taal’a, Kasım ayında New York’ta Filistin yanlısı protestoda sırasında bir yabancı tarafından elektronik çağrı cihazı verildiği ortaya çıktı. Bu, geçen yıl İsrail’in Lübnan ve Suriye’de Hizbullah üyelerini hedef alan patlayıcılı çağrı cihazı saldırısına bir göndermeydi. Filistin yanlısı aktivistlere çağrı cihazları vermek, Betar’ın “imza” taktiği. Hedefler, hareketi bir ölüm tehdidi olarak görürken, Betar bunun sadece bir “şaka” olduğunu iddia ediyor.

‘Erken uyarı sistemi’

ABD’de bir grup göçmenin, başlatılan “cadı avı” sonrasında Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza dairesi (ICE) yetkililerini atlatmak için sosyal medyada örgütlendiği ortaya çıktı. Göçmenler ve destekçileri, ICE memurlarının gerçek zamanlı konumlarını takip etmek için birlikte çalışmaya başladı. ABD’de yaşayan söz konusu göçmenlerin, TikTok gibi sosyal medya platformlarında otomatik denetleme algoritmalarından kaçınmak için ICE yetkilileri yerine “dondurma kamyonu” ifadesini kullanarak birbirlerini uyardığı belirtildi. Göçmenlerin ICE görevlilerinin olduğu mahalleler hakkında sosyal medya gruplarında uyarıda bulunarak, olası sokak gözaltılarından kaçınmayı amaçladığı öğrenildi. Mart ayının ilk iki haftasında, ICE ile ilgili konuşmaların X, Reddit ve YouTube’da yaklaşık 300 bin kez bahsedildiği, bunun, Şubat’ın aynı dönemine oranla 5 kattan fazla artış anlamına geldiği belirtildi.